28 Mart 2009

96 Saat

Harrison Ford filmi vardı. Fransa'da karısı kaçırılıyordu. O da şehrin altını üstüne getirip onu arıyordu. Frantic. Polanski filmi. Ortalamaydı. Taken da öyle.



Taken tam bir Avrupa filmi. Fransız yönetmen, Fransız yapımcı, Avrupalı dağıtım şirketi. Film Fransa'da geçiyor. İrlandalı aktör. Ama tam bir Hollywood filmi.

Şimdi bunları diyorum ama filmi beğendim. Eli yüzü düzgün(bu benim klişe lafımdır valla). Aşırı korumacı tavırlar içinde olan eski CIA ajanı olan Bryan, boşandığı eşiyle yaşayan kızının Paris seyahatine karşı çıksa da kabul etmiştir. Olaylar da böyle başlar zaten. Kızının yanında olduğunu hissettirmek için bunu kabul eder ve kızı daha Paris'e iner inmez kaçırılır. Aldığı bilgiler doğrultusunda 96 saat içerisinde kızı buldu, buldu. Bulamazsa bir daha göremeyeceği belirtilir eski arkadaşlarınca.

Liam Nilson daha önce de aksiyon gilmlerde oynadı ama bu rolde bence çok iyi olmuş. Baba tavırları yakışmış. Gerçekten eski ajan havası da var. Ama Paris'in altını üstüne getiren bir Bryan karakteri var ki. Dillere destan. Hardcore bir kahraman. Kızım olmadan asla diyen cinsten bir adam. Bu uğurda 20 cinayet işler, 3-4 patlama yaratır, kötüleri haklar. Hepsini de 90 dakikada yapar. Pardon 96 saatte.


Filmi sevdim. Türlerinden daha gerçekçi duruyordu. Adamımız profesyonel ve bunun gereği olarak biz bile onun hakkında çok az şey biliyoruz. Soğukkanlı ama bir babanın telaşesi içinde. Abartılmış sahneleri saymazsak film akıp gidiyor olmasıyla bile artıyı hakediyor. Ama o klişe ve aceleye getirilmiş son niye. 10-15 dakika uzun olsa ne olurdu ki. Zaten bir solukta izledik. Aceleye gelen son aslında bizi iyice Hollywood filmi izliyor havasına sokuyor.

Ama Banliyö 13'ü çekmiş biri oladuğunu düşünürsek yönetmen yine iyi bir iş çıkarmış. Hem de cesurca ve gereksiz şekilde İngilizce bir film yapmış. Pierre Morel'nin sonraki filmi From Paris with Love ile Fransa'da geçen aksiyon filmlerine devam edecek gibi. 3 yıl sonra hatırlanmayacak olsa da anı kurtarmak için ideal. James Bond'dan hallice, Bourne'un yanına yaklaşamaz. Frantic gibi işte.



7/10



0 yorum:

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP