22 Haziran 2009

Angels and Demons



Okuduğum kitapların filmlerini izlemeye devam ediyorum ve seviyorum bunu. Okuduğum şeyi başkaları nasıl ete kemiğe büründürüyor, onun kafasında karakterler ve olaylar nasıl gelişiyor merak ediyorum.

Kitabı okuduysanız bu film gereksiz. Ama yok izlemediyseniz, Da Vinci Şifresinden daha anlaşılır daha başarılı ve sürükleyici bir film oduğu için izlenebilir. Ron Howard bu sefer daha sağlıklı ve anlaşılır bir film yaratmış. Tabi bunda kitabın da daha dar bir coğrafyada daha az çetrefilli olmasıyla ilişkilendirilebilir. Sonuçta sadece Vatikan'da geçen ve Papalık mevkii üzerine entrikaları anlatan bir film bu.




Feykencıl beğenmiş bu filmi. Ben bu haftasounu sokakta kalınca bari sinemaya gideyim diye izledim. Ben de fena bulmadım. Sadece Hoolywood filmlerinin bu iki yüzlü tutumları beni deli ediyor. Ne o diyenlere: Önce din kötü birşey gibi gösterilip, bilim çağında olduğumuz anlatılıyor. Dİnin sapkınlıkları ve entrikaları bizi soğutuyor. Sonra filmin sonunda din ile bilimin kardeş olduğunu, ikisinin de olması gerektiğini ve dinin değil bazı insanların sapkın olduğuna değiniliyor. Ben de buna uyuz oluyorum. Kötü işte kardeşim din denilen şey. Bokunu çıkarıyosunuz. hristiyan olmuş müslüman olmuş yahudi olmuş fark etmiyor. İnsanları manipüle edip yalanlara dayandırarak inançlarını sömürüyorlar ve bilime karşılar. Bana filmin sonunda bilge insan çıkıp, "hatalar olur, dinde de olur, çünkü insan hata yapar" nedir ya? Biri bana açıklasın.



Not: Filmi izlerken bu kadar rahatsız etmemişti din olayı. Akşam Ntv'de "Iconoclasts" izledim ve ordaki Güney Afrika'da ırkçılığa karşı savaşan başpiskopos Desmond Tutu ile Virgin Havayollarının sahibi Richard Branson'u görünce filmdeki dinin ne kadar çiğ olduğunu fark ettim. Desmand Tatu'yu yeni öğrendim ama mutlaka bilinmesi gereken biri. Richard Branson ise ayrı bir başlığı hak ediyor.



Not2: Bu hollywood nasıl bir yerse 50 yaşındaki Tom Hanks'ı hala jön olarak yakışıklı falan gösterebiliyorlar. Demek ki beni versen ben de birşeye benzerim bunların elinde.

Not3: Biliyorum feykencıl kişi, gülüyorsun şu anda "kıh kıh" diye. Ne eğleniyosun ben sinirlenince :)

6/10

5 yorum:

S 22 Haziran 2009 10:38  

valla egleniyorum.

eglenmemin yani sira, artik filmlerdeki din olgusunun beni rahatsiz etmedigini farkettim. eskiden cok fazla sinir oluyordum ama baktim ben sinir olunca adamlar vazgecmiyorlar. ben vazgectim.

Çağdaş Yılmaz 22 Haziran 2009 18:29  

filmle ilgili aklımda kalan ilk şey Roma'yı deli gibi görme isteği olmuştu. Bir de kitabı bilmiyorum ama acayip final yapacağız diye kasan filmleri bir türlü sevemiyorum..

epru 22 Haziran 2009 23:45  

iletişim kurasım var
kuramıyorum senınle

7.oda 23 Haziran 2009 08:36  

filmlerdeki din olgusu üzerine söylediklerine sonuna kadar katılıyorum..
bu durum, 80 li yıllardaki her korku filminde ilk sevişen önce ölür tarzı bir gizliden ahlak işleyişine dönmeye başladı.

ama bu film için..
kitabı okumadığımdan merak ettim, bu bahsettiğin durum kitapta yok, sadece filmde mi var?
eğer öyleyse yönetmen yerine yazarın ne yaptığını düşünmeliyiz de

Porco Rosso 23 Haziran 2009 15:54  

aslında Dan Brown da kaypak. Ama tabi hollywood denilen şeyin dine olan bağlılığı aşikar.
ama kitapta hatırladığım kadarıyla daha bilime inanan ama sonuçta allah da vardır arkadaşlar diyen bir şeylerdi. yani film kitaptan daha dindar. olsun. ona takılınmazsa fena değil yine de.

sayın epru, benimle iletişim kurmak kolay olmalı. bazen ben kendimle kuramasam da.

adımı ifşa ederek mailimi yazıyorum.
huseyinberatkaya(at)hotmail.com

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP