26 Ağustos 2010

The Maltese Falcon


Dostum ben bu filmi çok seviyorum.


3. kere izledim dün. Bir 3 kere daha izlenir kanımca. Humprey Bogart'a olan hayranlığım artıyor onu her beyaz perdede gördüğümde. Boş oyuncu değil. Çılgın atıyor yeminlen.

Malta Şahini Film Noir denilen şeyin babası kabul eidliyor. Benim göüzmde bir şaheser. Karanlık atmosferi, karanlık karakterleriyle insanı büyülüyor. Bunu yaparken inanılmaz zarif bir mizah anlayışıyla süslüyor kendini. Eğlenirken sonun merak ettiğiniz ve çözümlenmesi şaşırtan bir polisiye izliyorsunuz. Femme fatale'in ne menem şey olduğunu görüyor ama ağlamalara yalanlara kanmayan Samuel Spade'e de hayran kalıyorsunuz.

Sinema tarihine yön vermiş bir film ve büyük usta John Houston'u analım burdan. Ben Houston'u Chinatown'da oynadıktan sonra büyük ilan ettim. Bu iki film arasındaki bağı görmeyeni sopayla dövüyorlar haberiniz olsun.

10/10

2 yorum:

Kiraz Limanı 13 Ekim 2010 14:21  

Size kesinlikle katılıyorum.Bu film benim için de özel bir yere sahip.

Blogunuzu yeni keşfettim.Beni oldukça sardı..Yazılarınızı bekliyorum

Sevgiler,

Yurdanur

Porco Rosso 13 Ekim 2010 14:50  

blogu takip etmenize sevindim.
izledikçe değil fırsat buldukça yazabiliyorum maalesef. yoksa daha sık izliyorum. fırsat buldukça yolluyorum bişeyler.

aynı isimli bir yelkenli var. ne güzeldir o da. gereksiz bilgi ama olsun.

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP