01 Aralık 2010

True Blood


Yüksek lisans dersleri aldığım dönemde pazarlamaya yöneldim ve gerilla pazarlama üzerine de çalışma fırsatım oldu. Dünya üzerindeki uygulamalar her zaman dikkat çekiciydi. İnsanların akıllarında farkındalık yaratmak için etkili ve ucuz yöntemlerdi.

True Blood ile ilk orda tanıştım. Dizinin tanıtımı için amerika sokaklarına yapıştırılan afişlerin altındaki kazıkları kendimizi korumak için almamız salık veriliyordu. Bunun dikkat çekiciliği ise üst düzeydeydi. Derslere konu olmuştu çoktan.




Gecikmeli olarak izlemeye başladım.
Ötekileştirme, azınlıklar altmetinli olduğundan bahsediliyordu. Nasıl kaçırırdım ki değil mi? 10 bölüm izledim. Ama zorluyorum kendimi izlemek için. Bu da dizinin benim için sonu demek oluyor. Ne House gibi düzenli şekilde takip ediyorum ne de The Walking Dead gibi merak ediyorum. Olmuyor. Olmuyor istesemde.

Bir dizinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Az izlendiğim için Sookie ve arkadaşları ve çevrelerindeki olaylar hakkında tanım yazmayacağım. Tek iyi yanı ilk 3-4 bölüm itibariyle vampirler hakkında yanlış bilinen şeyleri düzeltmesi ve pekçok detay vermesi. Haçtan korkmuyorlarmış mesela. haberiniz ossun.

3 yorum:

miss şizoid 1 Aralık 2010 21:48  

bana da bir arkadaşım tavsiye etmişti, 4.bölümden sonra bıraktım...başroldeki kız çok malak bakıyor,senaryosu da çok boş gelmişti.

Porco Rosso 1 Aralık 2010 22:16  

di mi ya. o kızı oynatmak da neyin nesi.

izleyenler sonra açılıyor diyor da sonra ne. 9 bölüm sarmadıktan sonra zorlamaya gerek yok gerçekten.

o kız 6. 7. bölümden sonra memelerini açıyor. belki onun için oynatıyorlardır :))

soyadından da birinin kardeşi diyorum. arquette'leren biri heralde.

miss şizoid 2 Aralık 2010 01:41  

neden oynattıkları konusundaki tespitin çok yerinde:)

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP