20 Ocak 2011

Rabbit Hole

Follow the white rabbit*


Tavşan inine geçiş yapmak için Alice olmak gerekmiyor. Ya da geçtikten sonra ordaki dünyanın renkli olması da.

Oğullarının ölümünden 8 ay sonra bile hala normale dönemeyen çiftimizin acıları ve yaşadıklarına tanık oluyoruz. Howie de Becca da aynı sorunlarla kendi kendilerine baş etmeye çalışıyorlar. Belki de problem burdan kaynaklanıyor. Oğullarının ölümüyle girdikleri kara delikten "kötü olan" paralel evrende açıyorlar gözlerini. Oysa bir sürü evrende iyi olanlar da var.

Film boyunca sorunlu gördüğümüz ve bu aşamada sıkıcı gelen film son anda "gibi davranarak" nasıl da sosyal hayata tutunulduğunu gösteriyor. Söylenen yalanlara bir süre sonra kendileri de inanıyor ve biz filmde ki ilk hareketli anda kendimize geliyoruz. Ve film bitiyor.

Yani J.C.Mitchell ağır akan bir filme etkili bir son koyuyor. Ama filmin sonu gerçekten etkili mi yoksa tüm film bizi o sona hazırladığı ve aslında film sıkıcı olduğu için mi son iyi geldi bilmiyorum. Ama önceki işlerinde sertliğin ve başkaldırışın bir simgesi haline gelen John Cameron Mitchell bu filmle bizleri şaşırttı. Ben daha sert bir konu ve daha dramatik bir yapı bekliyordum. Uyarlanan kitap nasıl bilmiyorum ama sanki sinematoğrafide sorunlar var. Az çalışılmış gibi bir havası var. Hedwig and the Angry Inch ya da Shortbus bu filmin hiçbir yanıyla ortak nokta barındırmıyor. Onlardan sonra büyük oyuncularla bu ağır aksak film garip olmuş.

Nicole Kidman'ı sıkça böyle arıza rollerde göreceğiz sanırım. Margot at the Wedding'de de böyleydi. Bağımısz filmlerde dengesiz kadınlara hayat verecek. Belki bir sonraki Oscar'ını böyle alacağını düşünüyordur. aron Eckhart ise bence çok iyi iş çıkarmış. Ben sevdim kendini.

7/10

0 yorum:

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP