27 Kasım 2012

Stanley Kubrick'in En Beğendiği Filmler




Liste 1963 yılında Kurick'in kendisi ile yapılan röportaj ve ailesi-arkadaşlarıyla yapılan söyleşilerden elde edlimiş. 







http://www.criterion.com/lists/106755-stanley-kubrick-s-favorite-films

21 Kasım 2012

Lockout

işte bu. aksiyon bilimkurgu bir arada.


Yukarda yazdığım kadar heyecanla izlemedim aslında. Ama sıkılmadan klişeleri takip ettim ve bitirdim. Guy Pearce daha düzgün filmlerde oynayabilir bence. 

Uzay hapishanesinde kalan azılı mahkumlar başkanın kızının incelemeler için gitmesiyle hareketlenir. Bir aptallık sonucu da mahkumlar donduruldukları Matrixvari kapsüllerinden uyanır ve isyan başlar. Ellerinde de başkanın kızı. Burdaki karışıklığın içinde kızı kurtarma görevi yine azılı olarak tanımlanmış başka bir mahkuma verilir. Guy burda devreye girerek koca uzay istasyonundan kızı çıkarabilecek midir? Ya kendisi? Ya kardeşi gibi sevdiği dostunu? 

Bilimkurgu kısmı basit ve gereksiz aslında. Şehirde günümüzde de geçse olurmuş. O bölümünü iyi dolduramamışlar. Ama yine de bilimkurgu seven bünye idare edebilir. 

6/10

ice age 4

bu olmuş.


Ayarında animasyon çekmek çok da zor değil demek ki. Her filmde çocuklara başka bir öğretici hikaye sunuyor. Arkadaşlık önemliydi çocukların önemli olduğunu söyledi bu film ise annenin babnın sözünü dinle diyor. Küçk yaşlarda yavan kaçsa da büyüyünce haklılar deniyor. 

Çocuklara seri olarak izlettirilebilir olarak devam ediyor Ice Age. Bence bu filmi de izlerken sıkılmanız mümkün değil.  Madagaskarla kıyaslanamayacak kadar düzgün. 

7/10



17 Kasım 2012

madagaskar

bu hiç olmamış.


animasyon seven bir insan olarak belirtmeliyim ki : bu hiç olmamış. arkadaş gerçekten o kadar kötü ki evde 3 boyutlu izleyeceğiz diye heyecanla koyup yarım saat sonra hüsranla kapattık. Evet renk kalitesi, teknik seviye yüksek ama hikaye bu kadar da vasat olmaz ki. 

Aslında tek vasatlık hikayede değil : bu kadar gerçek dışı olunmaz ki. Diyeceksiniz ki : hayvanlar konuşuyor uçuyor inanıyorsun da şehirde geçen kısımlar mı yapay geldi. Evvet. Hayvanların yaptığı aşırılık zaten komediyle birleşyor ve sınırlarının olmayışını anlıyorum ama insanların bu şekilde hareket ettiği bir animasyon saçma kaçıyor. 

Bence çoluğa çocuğa bile izletilmez. O kadar kötü. 



16 Kasım 2012

The Willow Tree

kör göze parmak bu filmde ironik olmuş.

İyi oyunculuk samimi ama tekrarlı iran sineması.


                                                      FOTOĞRAFSIZ - AFİŞSİZ



Bazen görmemek görmekten iyidir mottosu filmin her anına yayılmış durumda. Film tek ele alınınca tabi ki kötü değil ama farklı  olup olmadığı tartışılır. 

10 Kasım 2012

The Angel's Share

Meleklerin payı 


Ken Loach kadar işçilerin payını veren bir adam daha var mı acaba? Öyle sıradan hikayeler anlatıyor ki sevmemek mümkün değil. Öyle babacan anlatıyor ki empati kurmamak şüphe uyandırır.

Paul Levarty ile ortalığı da insanlara olan inancı da bitmemiş bu adamın. Açıkcası önceki filmi Route Irish ile şiddete bu kadar yaklaşması (haklı olsa bile) bir an "lan noluyor dedirtse de bu filmiyle yine sıcak iç ısıtan yıllandıkça güzelleşen bir viski gibi olduğunu ispatladı.

Robby başı beladan kurtulmayan (daha doğrusu kendini beladan korumak konusunda sıkıntıları olan) bir gençtir. Son vukuatı sonucu kamu hizmeti cezası alır. Burada Harry kendisinin elinden tutar ve onu viskiyle tanıştırır. Viski Robby'nin hayatını değiştirecektir. Şişelerin peşinden koşturuacak ama karısı ve doğacak çocuğu için güzel bir hayat için çabalayacaktır.

Açıkcası filmin aksayan net bölümleri var. Ama film o kadar sevgi dolu ki her şeyi boşvermek mümkün.


Chronicle

Olmak üzereymiş ama olmak üzere olarak kalmış.



Filmi yazarım diye taslaklara kaydetmişim kalmış öyle. Ama hatırlamıyorum da nasıl bir şeydi. Demek ki o kadar da iyi değilmiş.

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP