19 Ekim 2013

Oblivion

Duncan Clark'ın Moon'una benzeyen oldukça akıcı ve başarılı bilimkurgu.



Uzun zamandır en keyifle izlediğim bilimkurgu. Görsel olarak da senaryo açıından da aksamadan işliyor. Film seyirciyi içine alıp yarattığı dünyanın her yerinde pervasızca dolandıracak kadar da rahat. İnsan olgusunu içine alışı başarılı. Yani yok olmuş dünyada robot çağında insanlar ve ruh hala var.

Bir gözetleme kulesinde ortağıyla çalışan ve madenleri (su kaynaklarını emen büyük gemileri) koruyan ikiliden Tom sınırları geçmeye başlayınca dünyanın farklı ve zorunda bırakıldığı kadar olmadığını fark eder. Kendine bu yok olmuş dünyada bir vaha bulur. Bu sınırları geçme durumu tabi ki istenmeyen bilgilere ulaşmasına ve aslında bildiği herşeyin farklı olduğunu fark etmesine neden olur.

Aşkı, dostluğu ve doğruyu bulur insan sınırlarını aşınca diyor. (çok Hollywoodvari bir demeç oldu film gibi) Ama bireylerin büyük şirketler ve yönetimler tarafından kolayca hiçe sayılmasına ses çıkarır gibi durması bile güzel.

Ancak sonuçta bir hollywood aksiyonu bu çok da şey beklemeyin (inanın bu sayede daha çok hoşunuza gidecek). Ama benim gibi bilimkurgu ve post apokaliptik dönem filmi seven biri olarak hoşuma gitti. Puanını da ona göre abartılı bulabilirsiniz. Olsun. 

8/10





0 yorum:

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP