'en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan'
25 Eylül 2009
23 Eylül 2009
The Rocker
16 Eylül 2009
R Point
Savaş filmlerinin vazgeçilmez sahnesidir, ekip üyelerinin hepsi hayattayken birlikte fotoğraf çektirmek. "R Point" in savaş filmlerine benzeyen tek yanı da bu sanırım.
R Point Kore yapımı bir savaş filmi. Düşmanın olmadığı, psikolijik bir savaş. Kayıp askerleri bulmak için Vietkong topraklarına giren askerler de teker teker kaybolurlar, ölürler, intihar ederler. Filmin başındaki kurgu ve yukardaki fotoğraf bize olacakları söylese de nasıl olacağını öğreneceğimizi ummamızı sağlıyor.
Ummuduğumuzu bulamama sebebimizse kayıp askerleri arayan timin operasyon hakkında hiç birşey bilmemesine ek olarak dışardan izleyen bizler de bir şey öğrenemiyoruz. Yani kimin niye nasıl öldüğü ve kaybolduğu gizemi bizi de sarıyor.
Ana akımdan ayrılan ve iyi gibi başlayan film sonunda sorulara cevap vermeyerek beklentileri karşılayamıyor. Ancak yine de değişik türde savaş filmleri sevenlerin ilgisini çekebilir.
7/10
Gray Tomorrow
14 Eylül 2009
Venice 2009 and "Soul Kitchen"
Gönderen Porco Rosso zaman: 10:20 4 yorum
Etiketler: beklenen film, fatih akın, festival, soul kitchen, venedik
11 Eylül 2009
Pelham 1 2...
Sınırsız aksiyon isteyen arkadaşlarım var. Görseniz her biri çiçek çocuk. Alternatif hayatlar yaşıyorlar. Ama katıksız aksiyon istiyorlar. Micheal Bay ve Joel Schumer filmleri. Taşıyıcının hastasılar. Görüntüyle tezat oluşturan bir durum.
Ama işin komik yanı. Ne olursa olsun damardan vermedikçe aksiyonu tatmin olmayan bu adamlar bu filmi bitirmediler. Ben sırf bitirmek için bitirirdim heralde. Vasatın vasatı değildi. (Aslında vasat da ortalama demek ya, neyse)
Bu girişi iyi gibi duran, sonra gereksiz tempo düşürerek seyirciyi kaçıran bir film. Hollywood tempo grafiğine göre 3 dk sabretseler deli aksiyon başlayacaktı ama sabredemediler.
Siz de etmeyin. Boşverin.
Gönderen Porco Rosso zaman: 17:25 0 yorum
Etiketler: 5/10, denzel washington, hollywood
09 Eylül 2009
Mimleri Sevmiyorum
04 Eylül 2009
Haberler
Bir sürü haber var piyasada. Sinemayla ilgili olanlarla başlamak gerekirse :
Gönderen Porco Rosso zaman: 13:01 2 yorum
Etiketler: haber, kevin smith, michel gondry, müzik, peter jackson, radiohead, richard kelly, tenten, video
03 Eylül 2009
21 Grams
Gönderen Porco Rosso zaman: 23:04 6 yorum
Etiketler: 8/10, amerika, Guillermo Arriaga, innarutu, meksika, naomi watts
02 Eylül 2009
Thom Yorke - The Age Of Stupid
01 Eylül 2009
Rashomon
Kurosawa'nın dünyaya adını duyurduğu film bu. Siyah beyaz ve Japonca. Biliyorum ki sırf bu bile bir çok insanın bunu izlemesine engel olur. Ha bir de 1950 yapımı. 80 yapımı filmlere "eski" diyen zihinlerdeki 1950 imajını düşünsenize.
Kurosawa'nın çıkış yaptığı bu film En İyi Yabancı Film Oscar'ının alınca dikkatleri çekmeye başlıyor. Zaten ardında Kurosawa dünyanın en etkili, iyi ve tanınan yönetmenlerinden biri haline geliyor.
Nedir peki bu filmi bu kadar özel kılan?
1- Bir olayı farklı kişilerin gözünden anlatarak bize doğrunun ve olanın hangisi olduğu fırsatı vermesi mi? (Burada düşünülmesi gereken örnek "Run Lola Run" olaiblir.)
2- Yoksa bizi (3.fotoğrafta görüldüğü üzere) olayları dinleyip karar vermesi gereken kişi yaparak yargıç yapmayı başarması mı?
3- Sinema tarihinde, güneşi çeken ilk insan olması mı? (2.fotoğraf) Ve güneş ve gölgelerden bu denli güçlü yararlanması mı? (Aslında gölge deyince "Third Man" gelir akla)
4- Etkileyici oyunculukları mı?
5- Yoksa insanlığımızı ve insanlığa olan inancımızı sorgulamamıza sebep olması mı?
Bir sinema filmi olarak döneminin çok ötesinde bir film. Kocasıyla giderken bir haydut tarafından tecavüze uğrayan bir kadın, onun olayın sonunda(filmin henüz başında) öldüğünü öğrendiğimiz kocası ve onlara saldıran haydut. Bunlara filmin başındaki yürüyüş sahnesiyle akıllara kazınan (kamera çekimi sebebiyle) ve Kurosawa'nın vazgeçilmez oyuncularından biri de ekleniyor. Zaten nerdeyse! minimal denebilecek bu film bu insanların etrafında geçiyor. Bu üçlü arasında olan ve bizim bu üçlünün (dörtlü!) ağzından, sırayla dinlediğimiz hikayeleri var. hangisinin gerçek olduğuna inanmak güç. Karar merci ise sizsiniz. Biziz.
Sinemanın her döneminde her türlü adama ilham kaynağı olmayı başarmış, Sheakspear uyarlamalarıyla insanı etkileyen, Star Wars'a esin kaynağı olarak bizi bizden alan Japon sinemasının en iyi yönetmenlerinden birinin çıkış filmini mutlaka izleyin. Herkese tavsiye etmiyorum. Ama yağmur ve yıkık bir tapınak ve içindeki insanlık savaşı için görülmeli.
9/10