blue is the warmest colour
Senenin en iyileri listesinde hep var. Hakediyor mu diye düşünüyorum. Bir yanım Adele olduğundan anlayamıyorum diyor bir tarafım ise Emma olduğundan dibine kadar hak veriyorum.
Dibine kadar bir aşk filmi. Uzun, zamanla dinamikleri değişen, kışkırtıcı bir film. Aklıma gelen soru şu ama: lezbiyen bir aşk hikayesi olmasaydı bu kadar konuşur muyduk? Peki bu kadar cesur aşk sahneleri olmasa?
Film bence oldukça sakin ve güzel işliyor. Adele'in gelişimi kendini ve isteklerini keşfedişi, buna rağmen standart orta düzey hayatını, çekingelerini, anaç dağınık tavırlarını o kadar gerçekçi izliyoruz ki sanki Dardenne Biraderlerler Rosettası gibi. Ama bir yandan da Catherine Breillat'nın filmlerindeki kızlar var. Yani cinsellik ve aşk oldukça gerçek ve olağan şekilde işlenmiş.
Fimle ilgili pek çok yazı var, bambaşka yerlerine değinilen.
-Emmanın saçlar sarardı ve değişti herşey,
-Adale sümüğü, yara kabuğu, imkansız yemem dediği istiridye dahil her boku yiyen bir kız,
-Emma elit ailenin sanatço ırta üstü gelirli kızı, Adale geçim derdindeki orta sınıf kültür sanat derdi olmayan ailenin kızı,
-Ulan bambaşka dünyaların insanları bunlar tamam. Adale hayatta bir şey kovalamadan standart takılan bir kız o da tamam. Hatta yalnız hissedince aldattı o da tamam. Ama arkadaş bu Emma çok mu dürüst. Son sergideki resimlerden anlıyoruz ki Lise ile birlikteliği net bir şekilde Adele'in yediği boklardan önce başlamış ve kendini aklayacak ince manevralarla işin içinden sıyrılmış.
Adele gariban tabi. Bunu anladı mı o ile belli değil?
Kimse katılmayacak biliyorum ama bence Adele ie Frances Ha uzak akraba olaiblirler. Dağınık tutunulamayan bir hayat hayalkırıklıkları vs. Benziyorlar yeminlen.
9/10
2 yorum:
Ve yine pek kimsenin değinmediği Emma'nın Adele ile birlikte takılmaya başladıklarında devam eden başka bir ilişkisinin olması.
Bu arada filmin 3 saat sürdüğüne hala inanamıyorum.
Devam maceralarını dört gözle bekliyoruz.
nasıl devam macerası. ardı mı geliyor. alla alla ilginçmiş gerçekten.
Yorum Gönder