Flipped
Bu filme "Ay çok tatlı yaa!" diyecek kız sayısı çok fazla. Erkek sayısı da.
hani filmler vardır, ahım şahım değildir. gösteriş yoktur hatta eksik aksayan bölümleri vardır. karakterler betimlense de içine giremeyiz falan. normalde bunu da sevmeyiz. her şey kitabına uygun olsun isteriz.
aslında biz içimizi ısıtacak şeyleri seviyormuşuz ve soğuk bir filmden bu teknik zırvaları bekliyormuşuz. bu film istediği kadar aksasın ve hatta isterse net bir konu işlemesin. önemli değil. çünkü bu film insana güzellik, hoşgörü ve sevgi aşılıyor. sayesinde bir süre mutlu mutlu dolaşıyorsun. sonra seni mutlu eden bir şey olmadığını fark ediyorsun son zamanlarda. bu filme daha sıkı sarılıyorsun.
filmde çocukluk yıllarında karşılarına taşınan bryce'a ilk görüşte aşık olan julie'nin ilk gençliğine kadar ona olan tutkusu ve bryce'ın tepkilerini (tepkisizlik ya da kaçışları da denebilir) izliyoruz. Aslında bu haliyle klasik bir çocuk ya da aile filmi gibi duruyor. Ama Rob Reiner'in önemli katkısı olayları Rashomonvari bir havada her iki karekter açısından da sırayla anlatması.
Ayrıca böyle bir filmde Amerikan banliyö hayatını eleştirişi ise altm etni doldurmak açısından yararlı.
Seviglinizle alın izleyin efendim. Olmadı annenizle.
8/10
3 yorum:
sevindim!
son derece doğal dokusuyla, 60'ların filmler içerisinde çok iyi yansıtıldığı renkleriyle, müzikleriyle, detay diyaloglarla, çınar ağacıyla... sana mutluluk aşılamıyor mu?
:)
aşılamak biraz iddialı gibi :D bi doz veriyo geçici olarak... ama insan sinir oluyo onlar bi filmle ve bu kadar basit mutlu edebiliyo,basit ama güzel olabiliyo bi film..biz nie bu kadar zoruz ve zorlanıyoruz ?
biz o oğlan gibiyiz.
kaçıyoruz mutluluktan. kız gibi koyvrsek. bir ağacın tepesine çıksak ve bu bize yetse mutlu olurduk. çıkmıyoruz ki ağacın tepesine.
durma gördüğün ilk ağaca çık özgün.
(inemezsen beni arama. annen kızarsa da adımı verme ama)
:))
Yorum Gönder