2010un en iyi filmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2010un en iyi filmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2015

2014'ün En İyi Filmleri



Her sene geçmiş yılın en iyileri listesini yapıyorum artık. Eski listeler de aşağıda sıralı :
2013'ün en iyi filmleri listesi
2012'nin en iyi filmleri listesi
2010'un en iyi filmleri listesi
2009'un en iyi filmleri listesi

Her sene daha genel geçer (anaakım) filmleri yazmaya başlıyorum. Sanırım eskisi kadar zaman ayıramıyor, izleyemiyor ve yazamıyorum.(anlamıyor ve yorumlayamıyorum da sanırım)

Bu sene  kızım Deniz bize katıldı. Onla filmler izleyemeye başlayana kadar daha az film izleyeceğim gibi görünüyor. Yine de izlediklerimden çıkan 2014'ün en iyi filmleri seçkisi şöyle diyebilirim:


Grand Budapest Hotel   (amerika)
Two Days, One Night (fransa)
Boyhood   (amerika)
Locke  (ingiltere)
Gone Girl   (amerika)
Her    (amerika)
Dabba  (hindistan)
Starred up   (ingiltere)
Short term twelve   (amerika)
Whiplash  (amerika)


Ek 1 :
Guardians of Galaxy   (amerika)
nightcrawler  (amerika)
tangerines (gürcistan) 
begin again   (amerika) 
chef    (amerika)
selfish giant   (ingiltere)

bu yukardaki filmler listenin kenarından geçenler. Aslında Nightcrawler hariç diğerleri ilk 10'u zorlamaz. Ama çok severek izlediğim için ek listedeler. Nightcrawler'ı geç izlediğim için almadım listeye. Bence kesinlikle hak ediyor. 

ida   (polonya)
winter sleep  
bu iki filmin listelere girişleri anlayabilmekle birlikte çok çok sevemediğim için ek listede yer alıyorlar. Her ikisi de bittikten sonra oturup düşündürten filmler. Hele Kış Uykusu replik zengini oluşuyla pek çok kere kendi hakkında düşünürken bıraktı beni. Ama içine mi giremedim hala Bir Zamanlar Anadolunun çok iyi olmasının etkisinde olmamdan da kaynaklı olailbir. 

03 Ocak 2011

Black Swan

Bazı filmler hakkında hemen yazmaktan korkuyorum. Sindirmek istiyorum.



Black Swan'ı 10 gün önce izledim.


20 Aralık 2010

2010'un en iyileri

2010 yılı nedense bana çok dolu dolu geçmedi gibi geliyor. Belki beklediğim filmlerin yıl sonuna kalması ve aralığın son haftası ya da 2011'de izleyecek olmamla iligli. ( Örneğin : somewhere)



Ama gerek Türkiye gerekse -uzakdoğu başta olmak üzere- yabancı sinemada bir polisiye furyası vardı. Bu toplumun gizemle birlikte artık hareket istediğinin en somut örneğidir. Artık uzun sekans film çekmek ve bunu izlettirmek zor. Belki bu tutum yanlış ama 2010 sineması böyle. Toplum üzerindeki polis etkisinin tüm dünyada artması ve polisin sertlikten çekinmemesi de eş zamanlı olduğu için böyle hissediyor olma ihtimalim var.

Bu polisiye furyasından ise sinemanın gücünden beslenip onu kullanarak çekilen filmler de var. Bu filmler alt metin ve zeka parıltılarıyla etkileyici oldular. Sanıyorum Av Mevsiminin beklentilere cevap vermeme sebeplerinden biri de buydu. Behzat Ç., Sun Taam gibi yapıtlardan sonra olmazdı. Olamadı. Ama baktığımız zaman polis her türlü konuya dahil edileibliyor. Yeri geliyor The Other Guys'ta sistemi içinden eleştirirken eğlendiriyor, yeri geliyor Bad Lieutenant ile kendiyle birlikte dini eleştiriyor.


Not : Bu liste 2010 çıkışlı filmlerden oluşmuyor. Blogda bu sene içinde izlenip yazılmış filmlerden oluşuyor. O nedenlede son derece kişisel. Ayrıca filmlerin isimlerine tıklarsanız izlediğim zaman yayınladığım yazıya gitme şansınız da var.



Un Prophete: Çünkü hala aklımda. Çünkü etkisi taze. Verdiklerini düşünüyorum tartıyorum hesaplıyorum. Tekrar izlemek istiyorum. Herkes bilsin istiyorum. Ne dedi sakallis : Hristiyan tarihinden beslenen tonla film izledikten sonra, islam tarihini böylesine güçlü kullanan beslenen bir film güzel bir sürprizdi.



Mad Detective: Uzun süredir böylesine iyi yazılmış bir senaryo, değişik bakış açısı ve şaşırtıcı öğeler görmemiştim. Resmen sinema tutkumu kuvvetlendirdi.




Inception : Büyüklükle karmaşıklığı alıp anlaşlır hale getirip kurgulamak Nolan'ın işi. Vaktinde Tarkovski, Bergman, Kieslovski izlnediğinde ders alınır sinemanın nasıl yapılması gerektiğine dair ip uçları edinilirmiş. Şimdi bu görevi Anderson ve Nolan üstlenmiş gibi görünüyor.



The Secret In Their Eyes: Bu senin sürprizi. Arjantinden bir cinayet, polisiye daha. Eğlenceli yerleri kadar insanı sarsan sahneleri de var. Ben tarz olarak başkalarının hayatıyla aynı yere koyuyorum.





The Chaser : Her şey ters yüz. kurallar gereksiz. Polisiyelerde anti kahraman unsuru kuvvetleniyor ama bundaki çaresizlik ve çaba hiçbirşeyde yok.








Mary and Max : Bir film hem sıcacık hem kapkaranlık olur mu?







Buried : Bu kadar dar alanda bunu yapıyorsan iyiysindir.
Hayat Var: Bu kadar sarsıyorsan iyisindir.
The Killer Inside Me : Bu kadar geriyorsan iyisindir.





The Damned United: Futboldan bir şey olsun diye bile konurdu da Clough'un başarısızlıklarını anlatmak yürek isterdi. Cesurluğu ve belgeselvari havası tertemizdi.



İLK 10 Sonrası



Bonuslar

The American
Le Concert
Toy Story 3
Bad Lieutenant
Robin Hood

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP