The Imposter
Hastayım, hastasın, hastalar.
Böyle hasta insanların bir araya gelmesi böyle bir olay örgüsü yaratabilir.
Texsaslı bir ailenin 12 yaşındaki oğulları bir gün kaybolur. Bu sarışın ince surat hatlarına sahip çocuğun 3 yıl sonra İspanyada bulunduğu bilgisiaile gelir. Anca çocuk uzamış, suratı yuvarlaklaşmış ve en ilginci esmerleşmiştir. Bayağa esmerleşmekten bahsediyorum.
Filmi ilginç kılan kısmı ailenin çocuğu olduğu gibi kabullenmesi.
(buraya kadar ki bölümü tanıtımda da geçmekte)
-----------Yazının Sonrası Spoiler içerir--------------
Olayı kısaca anlatmak gerekirse: biri ispanyada polisi arar ve bir çocuk bulduğunu söyler. 16-17 yaşlarında korkmuş bir çocuk. Polis gider çocuğu bulur sorar soruşturur ama kim olduğunu bulamaz. Çocuk Esirgemeye verir. Onlar da bilgi vermezse parmak izi kaydını alacaklarını söyleyince çocuk amerikalıy der. Aileme ulaşım der. Telefonla polisten amerikada kayıp kişileri öğrenir birinin kendi olduğunu iddia eder. Hoppola. Faks gelir. Kayıp çocuk texsaslı sarışın. Eleman saçını boyar aile fertlerinden geleni de sessiz ürkekçe inandırır (mı)!? Pasaport çıkartır yollarlar. Tümaile fertleri inanmıştır kayıp oğullarının geldiğine. eleman nicholas gibi dolanır ortalarda. Hatta abartıp televizyon programlarına çıkıp kaçırılma hikayelerini anlatır. Ama bir özel ajan inanmaz ve araştırır. elemanın Cezayir asıllı bir fransız olduğunu ve avrupanın nerdeyse tüm ülkerinde çocuk esirgeme evlerinde kaçak kimliklerlekaldığını ve23 yaşında olduğunu öğrenir. Sınır dışı edilir. Aile ise "bizonun çocuğumuz olduğunu düşünüyorduk. kandırıldık" der. Ama belgeselin gidişinden çocuklarının öldürüldüğünü bildikleri vgizlemekiçin böyle bir oyunun içine girince göz yumdukları ihtimali belirir. Tabi ki bunu reddederler.
Ben de ailenin çocuğun aile fertlerinden biri tarafından öldürüldüğünü bildiklerine inananlardanım.
-----------Yazının Öncesi Spoiler içerir--------------
Sonuç olarak hasta bir velet var kaybolan.
Hasta bir adam var onun yerine geçen ve bir aile var hasta şekilde durumu kabullenen(miş gibi görünen)
Böylesine fantastik bir hikayeyi eline yüzüne bulaştırmadan çeken Bart Layton'ın oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Zira filmde gerçek kişileri kullanması, gerçekleri aktarırken (ima da bulunsa bile) tarafsız kalmayı başarmasıyla iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum.
Böylesine polisiye aksiyon filmi tadında gerilimi yüksek bir belgesel izlemek sık karşılaşılan bir durum değil. Son dönemde öne çıkan belgelerden biri olarak kayda geçmeli izlenecekler listesine eklenmeli.
8/10
2 yorum:
Ben de aileden birinin öldürdüğüe inanıyorum. Hatta yanlış hatırlamıyorsam evin abisi evi bu yüzden terk ederek aileden kopmuş. sanırım anne öldürdü, tipi kayıktı zaten.
ben abinin öldürdüğüne ama herkesin bunu bildiğine inanıyorum.
zaten uyuşturucu kullanan annefiguru bize biraz garip geldiğinden de anne kesin bişeyler biliyor.
Yorum Gönder