din etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
din etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2010

Valhalla Rising

Aguirre The Wrath of God'ın peşinde.

Refn nevi şahsına münhasır bir yönetmen. Bronson'la bunu ispatlamıştı zaten. "Bir adamın" sınırlardaki hikayelerini seviyor. Toplum tarafından dışlanan, anlaşılmayan, zorlanan ama şiddeti seven ve bazen sebepli bolca sebepsiz şiddet uygulayan adamların iç dünyasına girmeye çalışıyor.

İşte bu karakterin içine doğru zorlu yolculuktaki çaba çoğu seyircinin ise filme girmesini zorlaştırıyor hatta neredeyse imkansız kılıyor. Çoğu kişinin filmlere yaptığı sert eleştiri de bu sebepten.

Valhall Rising, şiddet odaklı gibi dursa da bir adamın yolculuğunu anlatıyor. Para için dövüştürülen bir köleyken bir anda Kudüste zenginlik vaad eden bir Hristiyan klanıyla yolda buluyor kendini. Paganların topraklarında yabancı bir yerde dolanıp duran klan ise ulvi görevlerini yerine getiremeyecekl...

Neyse bu kadar olay bile yok aslında. Siz izlemeseniz de olur. Ya da alın ileri 4x yapıp. O da olur.
Zaten uzun sekans, hareketsiz kamera az diyalog size göre değil.

Mads Mikkelsen ağzını açmadan oynuyor. Yanındaki çocuk Ivan'a benzerken filmin episodlarından birinin Sacrifice olması ise ayrı iki güzel gönderme ustaya. Uzayan gereksiz bir yazı. Film gibi.

7/10

22 Haziran 2009

Angels and Demons



Okuduğum kitapların filmlerini izlemeye devam ediyorum ve seviyorum bunu. Okuduğum şeyi başkaları nasıl ete kemiğe büründürüyor, onun kafasında karakterler ve olaylar nasıl gelişiyor merak ediyorum.

Kitabı okuduysanız bu film gereksiz. Ama yok izlemediyseniz, Da Vinci Şifresinden daha anlaşılır daha başarılı ve sürükleyici bir film oduğu için izlenebilir. Ron Howard bu sefer daha sağlıklı ve anlaşılır bir film yaratmış. Tabi bunda kitabın da daha dar bir coğrafyada daha az çetrefilli olmasıyla ilişkilendirilebilir. Sonuçta sadece Vatikan'da geçen ve Papalık mevkii üzerine entrikaları anlatan bir film bu.




Feykencıl beğenmiş bu filmi. Ben bu haftasounu sokakta kalınca bari sinemaya gideyim diye izledim. Ben de fena bulmadım. Sadece Hoolywood filmlerinin bu iki yüzlü tutumları beni deli ediyor. Ne o diyenlere: Önce din kötü birşey gibi gösterilip, bilim çağında olduğumuz anlatılıyor. Dİnin sapkınlıkları ve entrikaları bizi soğutuyor. Sonra filmin sonunda din ile bilimin kardeş olduğunu, ikisinin de olması gerektiğini ve dinin değil bazı insanların sapkın olduğuna değiniliyor. Ben de buna uyuz oluyorum. Kötü işte kardeşim din denilen şey. Bokunu çıkarıyosunuz. hristiyan olmuş müslüman olmuş yahudi olmuş fark etmiyor. İnsanları manipüle edip yalanlara dayandırarak inançlarını sömürüyorlar ve bilime karşılar. Bana filmin sonunda bilge insan çıkıp, "hatalar olur, dinde de olur, çünkü insan hata yapar" nedir ya? Biri bana açıklasın.



Not: Filmi izlerken bu kadar rahatsız etmemişti din olayı. Akşam Ntv'de "Iconoclasts" izledim ve ordaki Güney Afrika'da ırkçılığa karşı savaşan başpiskopos Desmond Tutu ile Virgin Havayollarının sahibi Richard Branson'u görünce filmdeki dinin ne kadar çiğ olduğunu fark ettim. Desmand Tatu'yu yeni öğrendim ama mutlaka bilinmesi gereken biri. Richard Branson ise ayrı bir başlığı hak ediyor.



Not2: Bu hollywood nasıl bir yerse 50 yaşındaki Tom Hanks'ı hala jön olarak yakışıklı falan gösterebiliyorlar. Demek ki beni versen ben de birşeye benzerim bunların elinde.

Not3: Biliyorum feykencıl kişi, gülüyorsun şu anda "kıh kıh" diye. Ne eğleniyosun ben sinirlenince :)

6/10

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP