iran sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iran sineması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Aralık 2013

Le Passe

Tarihin yazılışına tanıklık edin.

Kitap gibi bir film Le Passe.  A Seperationdan bildiğimiz Asghar Farhadi yine tek tek soruları cevaplayarak seyirciyi yavaş yavaş doyurduğu bir film çekmiş.


Ahmed yıllar sonra Fransa'ya döner. Orada resmi olarak nikahlı göründüğü Marie'den resmi olarak boşanmak için. Ama geldiğinde ortalıktaki gerginliğin nedenini yavaşça hisseder. Bunun nednelerinden kaçııyor gibi olsa da zaten geçmiş elbet bir gün su yüzüne çıkmayı bekliyordur ve ahmed'e kendini gösterecektir. Marie kızı Lucie ve sevgilisi Samir arasındaki olaylar ortaya çıkacaktır. Öylesine yavaş ki öylesine sakin ki şaşıp zamanın her şeyi açıklamaya yetmesine inanamayacaksınız.

Film bir kitap zarifliğinde ilerliyor. Hiç sıkmadan anlattığı hikayesinde yer yer kendini farklı kişilere ve taraflara koyan yönetmen (belki de tanrı demeliyiz) aslında somut müdahalelerde bulunmuyor. Sadece anlatıcı olarak yer alıyor ve hikayenin sonundan ziyade anlatılmış olmasıyla ilgileniyor. 

Bence Asghar Farhadi iyi yönetmen olduğunu peşisıra iyi işlerle kanıtladı.Takip edilesi adamlar arsındaki yerini almış oldu. 

9/10

16 Kasım 2012

The Willow Tree

kör göze parmak bu filmde ironik olmuş.

İyi oyunculuk samimi ama tekrarlı iran sineması.


                                                      FOTOĞRAFSIZ - AFİŞSİZ



Bazen görmemek görmekten iyidir mottosu filmin her anına yayılmış durumda. Film tek ele alınınca tabi ki kötü değil ama farklı  olup olmadığı tartışılır. 

17 Nisan 2012

A Seperation

Zeki Demirkubuz'un son 30 yılın en iyi filmi dediğini düşünürsek 
biraz daha yakından bakmakta yarar var.



Asghar Farhadi farklı bir İran filmine imza atmış. İlk on dakikasında bunu anlamak mümkün değil tabi. Yine ağlak aile draması (ki İran sinemasının o filmleri de hiç fena değildir) beklerken bir anda tokat olup yüzümüze inen gerçeklik ve sadelikle karşılaşıyoruz. Peki önceki İran filmleri de sade gerçekçi değil miydi? Öyle gibilerdi ama daha çok masal gibilerdi. Kahramanlaşan karakterlerle dolu, acılardan doğan ve izleyiciye ders veren bir de yanı vardı (sanırım Kirazın Tadı'nı ayrı tutabilirim bunda. Yoksa Kanlı Altın dahil Cennetin Çocukları gibi filmler böyle). Ama Bir Ayrılık bu noktada diğerlerinden ayrılıyor.

Öncelikle film temel bir konu takip etsede içindeki ufak detaylarla sürekli yürüyor. Bu detaylar filmin her yerine dağılıp filmi zenginleştiriyor. Her bir cümlenin bakışın anlam kazandığı nadir filmlerden biri haline geliyor. Bir ayrılık sadece bir ayrılık değildir. Bir tek şey bilinmeyen (herkesin bilmediği- göremediği) pek çok soruna sebep olabiliyor.

İrandaki kadının çilesini değil bu sefer farklı bakarak adamın hayatına odaklanıyor. Kadının gitmek istemesi ve söylemlerine tarafsız bakıyor. Hiç yargılamadan erkeğin hikayesini ve kalışını rasyonelleştiriyor. Bizim bildiğimiz iran filmleri hep kadının orada kalmak istemeyişini aktarırır ve biz de hak veririz. Ama bu sefer adam gidene engel olmayıp kalışını açıklıyor. Kızının tutumlarına ise hayran oldum. Ne ulvi bir kızdır o. Aklı başında falan. Amerikan depresyon kızlarına cevap gibi.

Film dünyanın her yerine uygulanabilir aslında. Zaten bu genel geçer hikayesi sayesinde dünya çapında başarı elde etti.

A seperation gerçekten başarılı kendini izlettiren bir film tavsiye olunur.

9/10


  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP