21 Mart 2009

12

Modernize edilmiş bir yeniden yapım. Coğrafyaya, tarihe uyarlanmış. 
Ustanın elinden çıkandan daha kötü olmamış. 

Eski bir Rus Subay olan üvey babasını öldürmekle suçlanan bir Çeçen çocuğun 12 kişilik bir jüri tarafından suçlu mu değil mi olduğunun tartışıldığı film, çoğu kişinin bildiği Sidney Lumet imzalı 12 Angry Man'in yeniden uyarlanması. Ama film oldukça farklılıklar gösteriyor. 
Süresinin uzunluğu, dış çekimlerin oluşu, suçun olup olmadığını ve az da olsa sonrasını anlatmasıyla farklı. Yani ilk film gibi sadece odanın içine hapsolmamış. Ayrıca iç mekanı da geniş tutarak klostrofobik ortamı bir nebze de olsa gidermiş. Jürinin piyano çaldığı, tuvalete gittiği, canlandırma yaptığı bir genişlik bu.

Önyargı ve ırkçılığın ön plana çıktığı senaryo kanımca Rusya'ya oldukça başarılı uyarlanmış. Karakterlerin her biri Rusya'nın mevcut durumunda sosya-ekonomik ve kültürel farklılıklar göstermekte. Zengin, fakir, eğitimli, müzisyen, hırsız!. Her türlü adam var jüride. Ve biz her bir üyenin hikayesini dinlerken önyargıların nasıl kırıldığını, çocuğun suçlu olup olmadığını ve karar verenlerin geçmişlerini görüyoruz. 12 adamın nerdeyse tüm karakterleri, bilgileri büyük ustalıkla bize anlatılıyor. Bu arada Çeçen çocuk hakkında ise Ruslarla görüşen ailesinin yine Çeçen milisler tarafından öldürüldüğünden ve Rus subayın ona kanat açtığından başka şey bilmiyoruz. Ki bu da suçun işlenip işlenmediğini sürekli sorgulamamıza sebep oluyor.

Filmin yönetmeni olan Nikita Mikhalkov'un jürinin de başkanı olması ve son sözü söylemesi. Hatta son sahneye kadar gerçek anlamda konuşmaması ve suçluyu değil, onu bulunca doğacak sonuçları düşünmesi manidar. Bir yönetmenin derdini bu kadar net kendi cümleleriyle dile getirmesi ayrıca güzel. Bir derdim var diyor bu ülkede, bu ülkeyle, bu ülkedekilerle. Ve bunun faşistlerle, Rus ordusuyla, Çeçenlerle, taksiciyle, Tv programcısıyla olduğunu gösteriyor. Herkesin yaşamaya hakkı var diyor.

 Film gördüğüm en iyi uyarlama yeniden yapımlardan biri. En güzel yani sadelik ve basitliği. Kamera kullanımı ve ışık fazlasıyla usta işi. Ne kadar özenildiği aşikar. 



Filmin en baskın karakteri olan taksici iki noktaya değiniyordu:
1. çeçenler'in topu böyle, şehirleri istila etmiş durumdalar, her yerdeler. 
2. "senin ailenin, eşinin, kızının başına gelse ne hissederdin?" 

Her zaman yaptığımı yapıyorum. Bu çok tanıdık değil mi? Sanki yine ülkemizde de böyle ayrımları seven insanlar varmış gibime geldi. 


8,5/10

0 yorum:

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP