7 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2015

jin

the wall diye bir film var belçika yapımı. bence jin ile the wall çok benziyor.
the wall'da bir kadın uyanır ve dağ kasabasında görünmez bir duvar (cam duvar) içinde kaldığını fark eder. ne çıkabilir ne birilerine ulaşabilir. kedi köpek ve ineğiyle kırsalda yalnız bir hayata başlar. kapana kısılmıştır ve doğa anayla hayatını idame ettirir. filmin ana konusu daha çok doğadır.



jin'de de hikaye benzer ama jin'de hikaye siyasidir. jin pkk'dan ve devletin askerinden aynı anda kaçmaya çalışırken kapana sıkışır ve görünmez duvar nedeniyle baçtığı dağlardan izmire bile gidemez. jin de doğayla uzlaşıp hayatına devam etse de siyasi durum ve zorunlulukları nedeniyle hapsolduğu coğrafyadan kurtulamaz. bu filmde ise daha çok sıkışmışlık hissi gerçek nedenlere bağlıdır ve iyi olmanın hayatta kalmaya mutlu olmaya yetmediğini göstermiştir.

bence izlenilesi bir filmdir ve hikayesi nedeniyle oldukça cesurdur. belki de tarafsız şekilde bir gerillaya odaklandığı için de reha erdem'in en az ses getiren filmi olmuştur.

7/10

tek başına ele alınınca bu filmin değil ama reha erdem'in sıkıntısı bir tarzının olmayıp her filmde başka bir şey yapmasıdır. 3 filmini izleyip 4. filmine denk geldiğinizde onun filmi olup olmadığını bilememe ihtimaliniz yüksektir. Yani bu filmle Reha Erdem'in tarzı olamaz mı diye düşünmeye başladım açıkcası.

19 Aralık 2013

The Way Way Back

Sorunlu çocuk hiç bu kadar sorunsuz olmamıştı.


Duncan  annesi, üvey babası ve onun şımarık kızıyla herifçioğlunun yazlığına tatile gider. Sessiz ve sakin bir çocuk olan Duncan biraz asosyal. Ama büyük sorunu bu değil-en azından bunu kendisi sorun etmiyor , sorun ettiği sürekli kendisini toparlayıp düzeltmeye çalışan üvey babasının düzgün olmayan aşırı tutumları.

Duncan bir kaçış bulup eğlence parkında iş bulup zorla sosyalleşip hayattan dersler çıkartıp bir yandan da olduğu gibi sevilmenin tadını çıkartıyor. Kendisine gelen özgüven de hayaını renklendiriyor.  Bu özgüven hayatını farklılaştrııyor.

Toni Collette, Steve Carrol, Sam Rockwell, Amanda Peet gibi oyuncuları barındıran film çok da amatör işi bir yeni yetme filmi değil. Eli yüzü oldukça düzgün.  Litle Miss Sunshine'ın yolunda giden stüdyo benzer bir iş çıkarmış. Genel olarak da çok beğenilmiş.

Ama ben 7 veriyorum. Bir sebepten çok sevemedim filmi. Aslında geriye dönüp bakınca daha iyi sindirdiğim için midir bilmem oldukça eli yüzü düzgün saçmalamayan bir film var. Gerçeklik ve sadelik üst düzeyde. Ama ilk izlediğim notun arkasındayım ve 7 veriyorum.

Saygılar.



03 Ekim 2013

The Internship

Beklediğiniz neyse tam olarak o.



Evet film tam da bekleneni karşılıyor olsa da eğlenceli ve akıcı. Klasik bir hikaye akışı var. Tam hollywoodluk ve hiç Google'luk görünmüyor. Ama yine de izlenebilir sınırında bir film "Genç Çıraklar" (Bu adın bağlantısı ne. Yaşlı iki tane adam stajyer olarak Google'a girerse genç çıraklar adı biraz abest oluyor ama yapacak bir şey yok).

Billy ve Nick kol saati satan iki pazarlamacıyken işyerleri kapanır ve yeni iş arayışına girerler. Sonra piyasa için dinazor kaldıklarını fark ederler ama Billy (Vince Vaughn) vazgeçmez ve Google'un stajyer programına başvurur. Hasbel kader kabul edilirler ve Google kampüse giderler. 

Hikayenin sonrası daha çok bir üniversiteye kabul edilen iki yaşlının durumundan ibaret. Film eğlenceli de olsa aslında daha fazla eğlence çıkabilirdi orta yaştaki adamların gençlerle takılmalarından. 

Sonrası klişeler yumağı her şey kötü giderken bir anda toparlayan yaşlı ve ezik ekibi....  Anladın sen. 

Beklentileri yükseltmeden eğlenceli sıkıcı olmayan bir film. İzlenebilir. 

7/10


  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP