18 Mayıs 2009

Nordwand

Etrafımda o kadar çok dağcı var ki onlara ve yaptıklarına hiç yabancı değilim. Hatta "yaz temel" eğitmenliği yapmışlığım, kamp kurmuşluğum, kaya tırmanışı yapmışlığım var. Yabi hepsi basit seviyelerde kaldı. Ama çok yakın arakadaşlarım artık bunu meslek edinip para kazanacak kadar uzun süredir büyük ciddiyetle yapıyorlar. Onlardan o kadar çok hikaye duydum ya da izledim ki büyük bir an olurken. O heyecan, arzu ve yorgunluk yüzlerinden aynı anda okunabiliyor. Bir kayanın önünde "İstanbul, sen mü büyüksün ben mi büyüğüm" der gibi durmuyorlar. Profosyonelce bakabiliyor ve eğitimini aldıkları şeyleri uyguluyorlar.  

Bir gün evrenin evindeyken görmüştüm kitabı: Alplerin Son Üç Problemi'ni. Alplerde çıkılan son üç rota ve bunlarla ilgili hikayelere yer verilmişti. Kapağında ise "Eiger Kuzey Buz Duvarı". Son problem olan bu rota, Alplerde çıkılan son rotadır. Onlardan bununla ilgili şeyler duydum, ama şaşırmıştım böyle bir kitap okumasına. Çok cezbedici gelmemişti. Bu görüşüm "Nordwand"ı izleyince değişti.
Nordwand bir dağa tırmanış hikayesi. Gerçek bir hikayeden çekilen bu film belgesel tarzından uzaklşarak kurgusalmış havası veriyor. Yani bu yapısıyla mükemmel bir belgesel olan "Touching the Void"den oldukça farklı. O ders niteliğinde bir dağcılık belgeseliydi. 
Toni Kurz ve Andreas Hinterstoisser yedek asker olarak Nazi kamplarında görev almaktadırlar. Çocukluklarından beri etraftaki pek çok zirveye çıkmışlardır ve Naz propogandasıyla hemen bir Alman'ın çıkması gerektiği dikta edilen Eiger'i gündeme gelse de ciddiye almamaktadırlar. Bir gün komutanla çatışıp askerlikten istifa edince(daha savaş başlamamış), denemye karar veriyorlar. Kurz kardeşi sayılan Hinterstoisser'e göre daha temkinlidir. Ama Toni artık Andreas!ı kıramaz ve yola koyulurlar. Bu arada Luise Fellner bir gazetede ayak işleri yapmakta ve editöründen eski arkadaşı olan bu ikiliyi ikna edip haber yapabilirse, bunu basacağı gazını alır. Luise hala derin duygular beslediği Toni'yi ikna edemez en başta. Tam buna üzülürken Eiger Kuzey Duvarı önünde haber için beklerken onları görür ve tırmanışlarını takip eder. 

Şimdi bu tırmanışla ilgili hiçbir şey yazmayacam. Siz izleyin ve bu heyecan kesici bölümü kendi gözlerinizle görün. Ama filmle ilgili net şey şu. Filmin sonu beni 5x etkilediyse, Yonca'yı 7x, Evreni ise 10x etkiledi. Yani dağa ne kadar yakınsanız içindeki bir filmden o kadar çok etkileniyorsunuz. Aslında bu filmin bizi "dokunsal" hale getirmesi "iletişim modelleriyle" ifade edilebilir. Çünkü Evren'in buna benzer hikayeleri var. 

Ama bu demek değil ki filmi sevmezsiniz. Net bir şekilde iyi bir film var ortada. Belgesel veriyle kurgusal bir film yaratılmış. Hatta kesin izleyin diyecem son olarak. 
8/10


Not: yazıyı şimdi bir kez daha okudum. Çok kötüymüş lan. Neyse ne diyordum "kötüyü bilmeden iyiyi anlayamazsın!". Başka birinin deyimiyle de "yersen!"

2 yorum:

S 19 Mayıs 2009 09:19  

sevgili porco bey,

bazen filmin sonunu yazdiginiz oluyor aslinda, bazi yazilarinizda. ben sahsen birazcik bu duruma sinir oluyom. bu acidan bakcak oldugumuzda, yazi cok da kotu degil. ama bir kez yazip, ustune bir kez de yazdiginizi okuyup, buna ragmen, "naz propogandasi da ne lan" dememis olmaniz ilgimi cekti acikcasi.

he bir de, bence yazi keyifliydi bile.

yerseniz.

ama bence bunu yiyebilirsiniz misal.

Çağdaş Yılmaz 9 Haziran 2009 19:43  

hatılıyorumda (nasıl hatırlıyorsam artık) 1930 yıllarda Almanya da bir dağ filmlleri furyası vardı. İşimde dağ çeken filmler çekiyorlardı evet evet hatırlıyorum

  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP